Felsefe ve Düşünce
DÜŞÜNCE VE FELSEFİ KİTAP SEVERLER BURAYA...
Tek istediğimiz, kendimizi kaostan korumak için bir parçacık düzen. Kendi kendisinden kurtulan bir düşünceden; kaçan, henüz tasarlanmamışken yitip giden, unutmanın hanidir kemirdiği ya da bizim daha iyi bir şekilde kavrayamadığımız daha başkalarının içine itilmiş fikirlerden daha dehşet verici, daha ızdırap verici bir şey olamaz. Bunlar yitişleri ve belirişleri rastlaşan sonsuz değişkenliklerdir. Bunlar katettikleri renksiz ve sessiz boşluğun, doğasız ve düşüncesiz boşluğun devinimsizliği ile karışan sonsuz hızlardır. Zaman açısından fazla mı uzun yoksa fazla mı kısa olduğunu bilemediğimiz andır bu.Nabız gibi atan kırbaç darbelerine maruzuz. Durmaksızın yitiriyoruz fikirlerimizi. Tefhim edilmiş görüşlere bunca yapışmak isteyişimiz bundandır.
Bozarmut İlkokulu Sınıf Öğretmeni Ali BOZ sizler için öneriyor...
1- Simyacı - Paulo COELHO
Gezgin olma isteğiyle çobanlık yapmaya başlayan Santiago, uzun bir müddet yalnızca koyunlarının onu götürdüğü yöne gidiyor. Böylelikle farklı yerler keşfeden Santiago, bir gün koyunlarıyla birlikte sığındığı eski bir kilisenin bahçesinde uyurken rüya görüyor. Mısır’a gittiğini ve orada bir hazine bulduğunu gördüğü bu rüyaya başta aldırış etmese de sonrasında yaşadığı ilginç olaylar, Santiago’yu bu gizemli yolculuğa ikna ediyor.
1996’dan günümüze Türkiye’de de en çok okunan romanlar arasındaki yerini koruyor. Eğer hem bir macera tutkunu hem de felsefe meraklısıysanız Simyacı, sizi de etkisi altına alacak.
2- Küçük Prens - Antoine De SAİNT
Çocukluğunda neredeyse herkes okumuştur Küçük Prens’i. Sadece resimli bir çocuk kitabı mıdır yoksa bir yaşam felsefesinden mi bahseder?
Bu tarz kişisel tartışmalara girmiyoruz ancak kitabın meraklıları ve müptelaları için Küçük Prens’e ve yazarı Antoine de Saint-Exupéry’ye ait küçük detayları bir araya getirdik.
Her yıl yaklaşık iki milyon satmakta ve şu ana kadarki toplam satış miktarı 140 milyonu aşmaktadır. Dünya üzerinde toplamda 250’den fazla dil ve lehçeye çevrildi. Ayrıca kitap New York’ta bir otel odasında yazılmış ve ilk kez 1943 yılında basılmıştır.
3- Sessizliğin Sesi - Helena Petrovna BLAVATSKY
Sessizliğin Sesi, kadim ve meçhul Altın Öğütler Kitabı’ndan alınmış metinlerdir. Özgürleşmenin ve aydınlanmanın iki yolunu özetler. İlki kişinin kendisini, sadece kendi aydınlanmasına, özgürlüğüne adayan yol; diğeri ise sadece kendi aydınlanması değil, acı çeken tüm duyarlı varlıkların aydınlanmasına, kurtuluşa erişmesi için çaba gösteren kişilerin gittiği yol. İkinci yol, Buda'nın öğretileriyle biçimlenen, varlığını oraya dayayan Bodhisattva yoludur.
Böyle bir yolla ilgilenenler için yolculuğun başında ihtiyaç duyacakları öğretinin hepsi bu kitaptadır.
4- Özgürlüğe Uçuş - Delia Steinberg GUZMAN
İnsanın kendisini tanıması sanatı, evrensel bilginin anahtarı olarak çok eskidir ve bize, özellikle ebedi Filozof Sokrates tarafından gelmiş olmasına rağmen hala en zayıf ve en fazla ihtiyaç duyduğumuz noktadır.
Yazar, gerçek sevgi vasıtasıyla, kafesimizdeki mahkûm kuşu, kendi kimliğini tanıması ve kartal eğilimini tekrar ortaya çıkarması için bilinçlendirmeye çalışıyor.
Bundan sonra, insan kendi çabasıyla cahilliğin demir parmaklıklarını kırarak, özgürlüğe doğru uçup cahilliğini fırlatıp atabilir ve kartallar gibi en yüksek tepelerde Güneşe Bilgeliğe daha yakın olabilir.
5- Maya'nın Oyunları - Delia Steinberg GUZMAN
Maya, yanılsamayı temsil eden eski bir Doğu Tanrıça’sıdır” diyor Delia Steinberg Guzman. Mayayı hayatın üzerine çekilmiş bir kılıfa benzetebiliriz. Maya da özünde gizemleri bulunduruyor ama o gizemleri olduğu gibi göremeyeceğimiz şekilde kendi kılıfının ardına gizliyor. Bizler, Maya sayesinde acı çekiyoruz ve mutlu oluyoruz, onun sayesinde doğa tüm güzelliği ile bu yanılsamayı yansıtıyor. Maya sadece yapısındaki çeşitlilik ve örtüler sayesinde oyunlar yaratmakla kalmıyor; gece gündüz, mevsimler, yaşam ve ölüm zinciri içerisindeki devirlerle de oyunlar yaratıyor. Rüya görüyoruz bazen, gerçek gibi…
Ve bazen de öyle anlar yaşıyoruz hayatta tıpkı bir hayal gibi.
6- Yabancı - Albert CAMUS
"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. " der Camus.
Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
5- Maya'nın Oyunları - Delia Steinberg GUZMAN
Maya, yanılsamayı temsil eden eski bir Doğu Tanrıça’sıdır” diyor Delia Steinberg Guzman. Mayayı hayatın üzerine çekilmiş bir kılıfa benzetebiliriz. Maya da özünde gizemleri bulunduruyor ama o gizemleri olduğu gibi göremeyeceğimiz şekilde kendi kılıfının ardına gizliyor. Bizler, Maya sayesinde acı çekiyoruz ve mutlu oluyoruz, onun sayesinde doğa tüm güzelliği ile bu yanılsamayı yansıtıyor. Maya sadece yapısındaki çeşitlilik ve örtüler sayesinde oyunlar yaratmakla kalmıyor; gece gündüz, mevsimler, yaşam ve ölüm zinciri içerisindeki devirlerle de oyunlar yaratıyor. Rüya görüyoruz bazen, gerçek gibi…
Ve bazen de öyle anlar yaşıyoruz hayatta tıpkı bir hayal gibi.
6- Yabancı - Albert CAMUS
"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. " der Camus.
Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
Karamazov Kardeşler, edebiyat tarihinde çok az romana nasip olmuş bir üne sahip. Klasik Rus edebiyatının dev yazarı Dostoyevski’nin bu son romanı, Rusya’nın ruhunu simgeleyen temsilcileriyle Karamazov ailesine odaklanmış, ama girmedik alan, değinmedik konu bırakmamış.
XX. yüzyılın temel yazınsal izleklerini belirlemiş ve pek çok yazarı peşinden sürüklemiştir. Kitabın yayımlanmasından kısa bir süre sonra ölen Dostoyevski, tıpkı Suç ve Ceza’da olduğu gibi bu kitabında da insanlığın evrensel sorunlarını ortaya koyar.
Karamazov Kardeşler, bu anlamda “kuyuya atılmış bir taş” kadar etkili bir yapıt olarak önemini koruyor.
8- Budala - Dostoyevski
Büyük yazarın ilk büyük romanı sayılan Budala, Dostoyevski'nin, kişinin içsel sorunları ve toplum karşısındaki duruşu temasını en çıplak biçimde ele aldığı yapıtlarından biridir. 1868 yılında tamamlanan Budala'nın kahramanı Prens Mışkin, tıpkı Dostoyevski gibi saralıdır. Tedavi için gittiği İsviçre'den bitkin halde döner.
İnsanlardan iyice uzaklaşmış, kendi iç dünyasına kapanmıştır. Mışkin, dış dünyadan kopukluğu ve budalalık derecesinde iyi yürekliliği temsil eder. Eleştirmenlere göre Dostoyevski, Prens Mışkin'in kişiliğinde kendini anlatmıştır.
9- Dönüşüm - Franz KAFKA
Kitabın ana kahramanı olan Gregor Samsa, hikayede ailesini geçindirmekle yükümlü sıradan bir pazarlamacı olarak anlatılıyor. Ancak roman ve hikaye dünyasının bilindik tasvirlerinden ziyade Gregor, hayatından hiç şikayetçi olmadığı gibi ona tutunan bir tip olarak yansıtılıyor. Ve Gregor bir sabah, alışageldiği hayatın çok dışında bir gerçekliğe uyanıyor. Kendini kocaman bir böceğe dönüşmüş bulan Gregor, bunu fark ettiği ilk an büyük bir dehşete düşüyor.
Hikayede Gregor’un ailesinin çaresizliği ve ona karşı tutumu, Gregor’u olduğu kadar sizi de derinden etkileyecek.
10- Sofie'nin Dünyası - Jostein GAARDER
Norveçli yazar Jostein Gaarder’in 1991 yılında okuruyla buluşan ölümsüz eseri Sofie’nin Dünyası, felsefi konulara getirdiği yeni soluk ve yaratıcı bakış açısıyla, yayımlandığı günden bugüne ders vermeye devam ediyor. Norveç’teki başarısından sonra 1995 yılından itibaren tüm dünyayı kasıp kavuran eser, sizi felsefe tarihinin en çekici haliyle tanışmaya davet ediyor. İngilizceden Rusçaya, Arapçadan Japoncaya ve Türk dillerine kadar çeşitli dillere çevrilen ve tüm ülkelerde “Çok Satanlar” listelerinin zirvesine oturan Sofie’nin Dünyası, 30 milyondan fazla kopya ile tüm Norveç edebiyatı eserlerinden daha fazla okunma özelliğine sahip.
Yorumlar
Yorum Gönder